NE ARA BU KADAR KÖTÜ OLDUK
Bazen düşünüyorum; ne zaman bu kadar değiştik?
Ne ara birbirimize bu kadar keskin olduk da fark etmedik bile.
Eskiden insanlar konuşurdu, anlatırdı, dinlerdi.
Şimdi herkes sadece kendi sesini duymak istiyor.
Dinlemek sabır istiyor , anlamaksa emek.
Ama biz aceleciyiz artık.
Her şey hemen olsun, hemen bitsin, hemen haklı çıkalım.
İyilik bile samimiyetini kaybetti.
Yapılan iyilik, bir gün mutlaka hatırlatılmak için yapılıyor.
Bir teşekkür alınmazsa kırgınlık, bir kusur görülürse öfke doğuyor.
Oysa gerçek iyilik sessizdi; gösterişsizdi. Şimdi iyilik bile egonun süsü oldu.
Kötülük ise cesaret gibi sunuluyor.
“Doğruları söylüyorum” bahanesiyle kalpler kırılıyor,
“Ben buyum” diyerek kibir meşrulaştırılıyor.
Ve biz bu halde birbirimize uzaklaşıyoruz.
Her konuşma, tatlı tatlı başlasa da, yerini tartışmaya bırakıyor, mu her tartışma da kırgınlıkla bitiyor.
Tatlı başlayan cümleler, zehirle son buluyor.
Çünkü artık kimse anlamak için değil, savunmak için konuşuyor.
Sürekli ispat peşinde herkes delil toplayıp analiz ediyor.
Başımıza dedektif kesiliyor.
Ve kimse sevilmek istemiyor; haklı olmak istiyor.
Ne ara bu kadar kibirli olduk, bilmiyorum.
Ama biliyorum ki edep gidince, huzur da onunla gitti.
Saygı bitti ne büyük büyük nede küçük küçük.
Belki de mesele kötü olmakta değil;
Kırılmayı, özür dilemeyi, susmayı unutmakta.
Ve en çok da: kalbimizin hâlâ yumuşak olabileceğine inanmamakta.
Ne söylense ne anlatılıyor boş
Çünkü insanlar sadece kendilerine hürmet,
Kendilerine hizmet istiyor.
O insanlar sevmeyi sevilmeyi sadece velinimet miş gibi görüyor.
Aleyna Irmak