ARTIK YAŞLANIYORUM
Bir kadın yorulunca ne olur, biliyor musunuz?
Ne sesi kalır yüksek çıkacak,
ne de gözyaşı akacak kadar içi…
Yorgun kadın susar. Sadece susar.
Anlatacak hâli de kalmaz,
anlatsa ne değişeceğine dair bir umudu da…
İçinde ince bir ses çırpınır:
“Bir gün bitecek…”
Ama o gün hiç gelmez.
Ya da hep bir başka güne ertelenir.
Ben…
Otuz üç yaşında dul kalmış bir kadınım.
Üç evladımla hayata kafa tutan,
ama çoğu gece kendiyle bile konuşmaya mecali kalmayan biriyim.
Geceleri çocuklar uyurken çamaşır yıkayan,
sabah onlardan önce uyanıp kahvaltı hazırlayan,
okula uğurlayıp ardından ev temizleyip işe giden, tüm yaşamı boyunca sadece faturaları borçları ve çocuklarına daha fazla nasıl yetebilirim kaygısı yaşayan biriyim.
Ve evet…
Hâlâ ekmek parası için gece gündüz çalışıyorum.
Hayat omzuma abanmış,
ben her sabah sadece “dayan” diyerek kalkıyorum.
Ama bazen…
Bazen pencereye yaslanıp dışarıyı izlerken düşünüyorum:
Bu hayat ne zaman benim olacak?
Ben ne zaman kendi istediğim bir sabaha uyanacağım?
Uyanmak zorunda olmadığım,
kimseye yetişmek zorunda kalmadığım bir sabaha…
Sadece kendim için var olduğum bir güne…
Hani derler ya,
“Çocuklar büyüyünce rahatlarsın.”
O da bir yalanmış.
Evet, çocuklar büyüyor.
Ama büyüdükçe senden uzaklaşıyorlar.
Kendi hayatlarını seçiyorlar.
Ve sen…
Uğruna her şeyi göze aldığın çocukların,
bir gün sana yabancı gibi davranabiliyor.
O gün geldiğinde,
her şeyin anlamı siliniyor.
Korkuyorum evet çok korkuyorum.
Bir gün bu evde tek başıma kalacağım diye.
Bana ait olmayan bir sessizlikle baş başa…
Ve belki de o gün,
bugünkü yorgunluğumu bile özleyeceğim.
Çünkü bugün hâlâ koşuyorum.
Bugün hâlâ “anne” diye seslenen bir ses var.
Ve ben, hâlâ onlar için çabalıyorum.
Bazen içimden geçiyor:
Belki bir gün bana
“Anne, sen bizim için ne yaptın ki?”
diyecekler…
Belki de uğraşlarım yetersiz kalacak gözlerinde.
Bu yüzden çokça sorguluyorum anneliğimi.
Hayatımı erteleyerek yaşadım.
“Bir gün geçer…”
“Bir gün düzelir…”
“Bir gün dinlenirim…”
Ama o “bir gün”, hep başka bir güne kaldı.
Şimdi ise biliyorum:
Ben artık yaşlanıyorum.
Ve ben hâlâ…
Gece gündüz çalışıyorum.
Bir gün hayatı istediğim gibi yaşayacağım.
Ama…
O gün, bu gün değil.
– Aleyna Irmak